S harfi de güçlü harflerdendir. Kariyer, başarı, şan, şöhret enerjisi yüksektir. S harfi ile başlayan erkek çift isim arıyorsanız buradan ulaşabilirsiniz. S harfi ile başlayan erkek isimlerine örnek vermek gerekirse mesela;
S Harfi İle Başlayan Erkek İsimleri
Sakıp Sabancı başarılı ve ünlü iş adamı hem isminde hemde soyadında S harfi bulunmakta.
- S Harfinin sayısal değeri 1’dir.
- 1. çakra harfidir.
- Elementi hava
- Gezegeni Satürn’dür.
- Özelliği güçlü ve üretkendir.
S Harfi İle Başlayan Erkek İsimleri Ve Anlamları
Saba: Doğudan esen rüzgar. Müzikte bir makam. Kökeni arapça.
Sabah: Gündüzün ilk saatleri. Kökeni arapça.
Sabahattin: Dinin güzelliği. Kökeni arapça.
Sabbar: Çok sabırlı. Kökeni arapça.
Sabih: Güzel, şirin. kökeni arapça.
Sabir: Sabreden, tahammül eden. Yağmursuz beyaz bulut. Kökeni arapça. Kader sayısı 4
Sabit: Yerinde duran, doğruluğu belirlenmiş, kesin, kuşkusuz. Kökeni arapça.
Sabri: Sabırlı. Kökeni arapça.
Sabur: Çok sabırlı. Sabrının sonu olmayan. Allah’ın sıfatlarındandır. Kökeni arapça.
Saci: Seçili konuşan, kafiyeli konuşan. Sözleri kafiyeli. kökeni arapça.
Sacit: Secde eden, Allah’a kulluk yapan. Kökeni arapça.
Sacim: Akıcı, akan. kökeni arapça.
Saçak: Dağınık bulunan şey. Binanın dışarı çıkıntılı çatısı,
Sa’d: Yüz sayısı. Uğur getiren, iyilik, kutluluk, güçlülük. Kökeni arapça.
Sadak: Ok torbası
Sadakat: İçten bağlılık, doğruluk, vefalılık.
Sadettin: Dinin mutlu, uğurlu kişisi.
Sadeyn: Venüs ve Jüpiter yıldızları. İki uğurlular.
Sadıh: Kavi, sağlam, kuvvetli.
Sadık: İçten bağlı, doğru, hakikatli, vefalı dost.
Sadır: Meydana gelen. Südür eden.
Sadi: Saadetli, talihli, uğurlu.
Sadir: Hayret eden.
Sadr: Göğüs, sine, ön, üst, baş, yüksek, yüce, başkan.
Sadrettin: Dinin önderi, başı. Göğüs.
Sadri: Göğüsle ilgili.
Saduk: Çok sadık, çok samimi, içten bağlı.
Sadullah: Allah’ın saadetli, mutlu, kişisi. Kökeni arapça
Sadun: Uğur getiren.
Sefa: Duru, berrak, endişesiz ve huzurlu olma. Hac sırasıda hacılar bu tepe ile Merve tepesi arasında sa’y ederler.
Saffet: Saflık, temizlik, halislik, paklık.
Safi: Katışıksız, saf.
Safir: Mavi renkli, gök yakut denilen değerli taş.
Safiyullah: Allah’ın temiz kıldığı kişi, saf, arı kimse.
Safter: Düşman saflarını bozan yiğit.
Safvan: Saf, halis, temiz.
Safvet: Saflık, temizlik, halislik, paklık.
Sağanalp: Çok hızlı hareket eden, el çabuk, cesur, yiğit.
Sağbilge: Sağlık konusunda bilge olan, doktor, hekim.
Sağdıç: Damada kılavuzluk eden arkadaşı, sünnet olan çocuğu tutan kimse, sadık, samimi, vefakar arkadaş. Dost.
Sağım: Sağmak, bir defada alınan süt.
Sağman: Eksiksiz, kusursuz, güvenilir kimse, sağlıklı kimse.
Sahanet: Kızgınlık, sıcaklık.
Sahavet: El açıklığı, cömertlik.
Sahhaf: Eski kitap alan ve satan kimse.
Sahip: Mülkiyet hakkını elinde bulunduran.
Sahre: Kaya.
Sahretullah: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Mirac gecesinde gökyüzüne çıktığı kaya.
Sahir: Seherde uyumayan, geceleri ibadet eden. Sihir, büyü yapan.
Sahur: Dünyanın aya düşen, ay tutulmasını meydana getiren gölgesi. Oruç tutanların sabaha karşı yemek yemeleri.
Saip: Yanlışlık yapmayan, doğru hedefe ulaşan,
Sait: Allah’ın sevdiği, beğendiği ve uğurlu, ahiretini hazırlamış kimse.
Saik: Dürten, sevkeden, sürükleyen, götüren. Kırağı, çiy.
Saim: Oruç tutan, oruçlu.
Sair: Yürüyen, hareket eden, seyreden.
Sakıp: Delen, delip geçen. Çok parlak.
Sakif: Nüfuz eden, sözünü geçiren.
Sakin: Uslu, hareketsiz, kendi halinde.
Sakman: Sessiz, akıllı, uyanık kimse.
Salabet: Manevi kuvvet, dayanma, sağlamlık.
Salah: İyileşme, düzelme, rahatlama, barış.
Salahuddin: Dine bağlı, dini bütün.
Salaman: Yakışıklı.
Salat: Namaz.
Selcan: Uzun boylu.
Saldam: Ağırbaşlılık, ciddiyet.
Salif: Önceden geçmiş, mukaddim.
Salih: Din için elverişli, uygun. Yetkili, hak sahibi.
Salim: Sağ, sağlam, eksiksiz, korunmuş.
Salman: Serbest, özgür.
Saltuk: Saltuklular beyliğini kuran Türk Beyi, Emir Saltuk
Sam: Gökkuşağı. Ateş. Hz. Nuh’un oğlunun adıdır.
Samet: Pek yüksek, yüce, ulu. Kimseye ihtiyacı olmayan.
Sami: Yüksek, yüce. İşiten, dinleyen.
Samih: Cömert, eli açık.
Samim: İç, öz, asıl.
Samin: Sekizinci. Sekizinci doğan erkek çocuğa konan ad.
Samir: Gece toplantısı, yemişli meyve ağaç.
Samsa: Baklava şeklinde hamur tatlısı.
Sanahat: Çok düşünmeden doğan fikirler, akla gelen şeyler.
Sanalp: Adı yiğit, kahraman, cesur olan.
Sanat: Hüner, ustalık, marifet.
Sanay: Sanmak, zannetmek. Lakabı aydan, ay olarak tanınan.
Sanbay: Ünü kimse.
Sanberk: Gücüyle ün yapmış, tanınmış.
Sancak: Büyük bayrak, yazı işlemeli saçaklı bayrak, tuğ, alem. Geminin asğı.
Sancaktar: Sancak taşıyan kimse.
Sancar: Kama, yahut kargı saplayan. Kısa kama.
Sançar: Sancar, batırılmak işini yapar, dürter, saplar.
Saner: Ünlü, tanınmış kimse.
Sanevi: İkinci.
Sani: Yapıcı, yapan, işleyen, çalışan, meydana getiren, oluşturan. İkinci.
Sanih: Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, içe doğan fikir.
Sanver: Nam ver, isim yap.
Sarahat: Açılık, yazı ve konuşmada açıklık.
Saramet: Yiğitlik.
Sarban: Deve sürücüsü, deveci.
Sardah: Düz yer, sahra, çöl.
Sarduç: Bülbül.
Sargan: Candan, yürekten sarılan. Ateşli. Bir ot.
Sargın: İstek, heves, yürekten, içten, candan.
Sargut: Bağış, ihsan, ödül.
Sarıalp: Sarışın yiğit ve kahraman.
Sarif: Harcayan, sarfeden.
Sarih: Besbelli, apaçık. Açık kalpli.
Sarıhan: Açık ve belirli olarak, meydanda, aşikar olarak.
Sarim: Kesici Keskin. Kesilip döğülmemiş ekin, biçilmiş ekin. Sap.
Sarir: Cızırtı, gıcırtı.
Sarkan: Kovan. Sarp Çok dik, üstüne çıkılması, yürünmesi zor, çetin, güç.
Sarper: Güçlü, sert erkek.
Sarphan: Güçlü, sert hükümdar.
Sarpkan: Güçlü, sert soydan gelen.
Sarpın: Ekin ambarı. Ekmek hamuru taşımakta kullanılan oluklu tahta.
Sartık: Azad edilmiş, salınmış.
Saru: Sarı, sarı renkli.
Saruhan: Alpaslan’ın komutanı Saruhanoğulları beyliğinin kurucusu.
Sarvan: Deveci, deve süren.
Satılmış: Allah’a adanmış.
Satır: Kısa saplı, enli, ağır bıçak.
Satvet: Ezici güç, zorluk, kuvvetli hücum.
Savab: Doğruluş, yanlış olmayan, doğru, dürüst.
Savak: Fazla suyun savıldığı yer, akarsuyun kollara ayrıldığı yer.
Savaş: Harp. Çatışma, kavga. Silahlı mücadele.
Savat: Gümüşün üstüne kurşunla yapılan nakışlar. Derede hayvanlara su içirilen yeri.
Savcı: Elçi, sözcü. Osmanlının ilk komutanlarından.
Saver: Güçlü, sağlam erkek.
Savlet: Hücum, şiddetli saldırı, atak.
Savni: Gözetme, koruma.
Savsak: Ağır hareket eden, işi zamanında yapmayan, ihmalkar.
Savtur: Hoşça kal, sağlıkla kal.
Sayda: Çömlek yapılan toprak.
Sayed: Başını yukarı kaldırıp kibirlenmek.
Sayf: Yaz mevsimi.
Sayfi: Yazlık, yazdan. Yazla ilgili, yaz mevsimine ait.
Saygı: İnsanlara karşı ölçülü, dikkatli, hürmetli olan.
Saygın: Saygı değer. Saygı gösterilecek değerde.
Sayhan: Adaletli, yönetici, hükümdarın ölçülüsü.
Sayıl: Saygı gör, değerli ol, değerin artsın.
Sayılgan: Hürmet edilen kimse, saygın kimse.
Sayın: Kutlu, saygı değer, muhterem, sayılan.
Sayıner: Saygılı, değer verilen kimse.
Saykal: Gösterişli, pürüzsüz, düzgün, düz.
Saykut: Kutlu, uğurlu kimse, saygı değer.
Sayman: Hesap işleriyle uğraşan kimse.
Syaraç: Cıvıldayan, öten, şakıyan.
Sayrak: Öten, şakıyan, cıvıldayan.
Sazende: Saz çalan, çalgıcı.
Sazkar: Saz çalan. Türk müziğinde birleşik makam, uygun.
Sebat: Sabretmek, yerinden oynamamak, dayanmak, kararlılık.
Sebati: Kararında duran, sözünde duran. Sabreden, sebat eden.
Sebih: Kuş yeleğinin kopup düşeni. Pamuk ve yün atıldıktan sonra dürüp eğirmek için konulan bez parçası.
Sebil: Hayır için parasız dağıtılan su. Su dağıtılan yer. Büyük cadde.
Sebir: Suret, renk, asıl, heyet.
Sebük: Hafif, ağırbaşlı olmayan, seri, hızlı.
Secahat: Yumuşak huyluluk.
Secavend: Kur’an-ı Kerim’de anlamına uygun olarak okumak için konulan durak işaretleri.
Secde: Allah’ın huzurunda yere kapanmak.
Seçkin: Seçilmiş, üstün.
Seçkiner: Seçilmiş, diğerlerinden üstün olan erkek.
Sedat: Doğruluk, haklılık. Adaletlilik.
Sedil: Askı, perde, örtü, zar.
Sedir: Köşk. Nehir. Karyola üstü döşek, çevresi astıklı yüksek yer. Kerestesi kolay çürümeyen bir çam cinsi.
Sefa: Zevk. Gönül rahatlığı, kaygısızlık.
Sefer: Yolculuk, savaş.
Seha: Cömert. İri, büyük.
Seğmen: Düğün ve bayram toplantılarına, milli kıyafetli, atı, silahlı katılan genç.
Sehhar: Büyüleyici, çekici, cazip.
sehran: Geceleri uyanık duran, uyumayan.
Sekban: Av köpeği besleyicisi. At bakıcısı.
Selahattin: Dine bağlı, dini bütün.
Selam: İnsanlar karşılaştıklarında birbirlerine olan işaret veya saygı sözü. Hayır, barış, rahatlık, huzurlu olma. Allah’ın sıfatlarından.
Selameddin: Dinin selameti, esenliği.
Selami: Selam veren. Barış, huzur, selamet.
Selçuk: Evecen, tez canlı.
Selen: Sel gibi coşkun, taşkın kimse.
Selim: Noksanı olmayan, sağlam, zararsız, tehlikesiz. Saf, doğru temiz. Refah içinde. Selamette olan.
Selman: Barış yanlısı.
Selmani: Duası, yalvarması kabul edilen derviş.
Selmi: Barışçıl, barışla ilgili.
Selva: Bıldırcının büyüğü, bal.
Semavi: Gökle ilgili. Yüce.
Semi: Allah’ın sıfatlarından. İşitme, işiten, duyan. Arapça kökenli olup “sem” kelimesinden türemiştir. Sem kelimesi Arapça ‘da işitmek anlamına gelmektedir. Es Semi esmasının anlamı da her şeyi duyan, işiten ve gören anlamına gelmektedir.
Semih: Eli açık, cömert.
Senai: Övülen.
Sencer: Kale, hisar, çit, istihkam. Korunan yiğit.
Senih: İyi ve güzel hareket. Yüce kişilik.
Sepid: Ak, beyaz.
Seralp: Baş, yiğit. Önde gelen kahraman.
Serazat: Bağımlı olmayan, özgür, hür.
Serbay: Zengin ve efendi kimselerin başı.
Serbülent: Başı yüksek, yüce.
Sercan: En cana yakın.
Serdar: Başkomutan. Kökeni farsça.
Serdengeçti: Akıncı, yiğit. Ölümü göze almış. Başından canından gayesi uğruna geçmiş.
Seren: Uzun ve kalın çam kerestesi, ana direğe dik yelken germeye yarayan ağaç.
Sergen: Raf, dolap, vitrin. Derelerdeki kayaların su içinde kalan bölümü.
Serhat: Sınır boyu, hudut.
Serhan: Sarkıcı, baş okuyucu. Canavar.
Serhun: Hun başbuğu. Başta gelen, soylu kan, asaletli kan.
Serim: Hikayelerin başlangıç bölümü. Sabreden, yılmayan kimse.
Serkan: Asil, yüce kan.
Serkut: Talihli, mutlu.
Sermet: Devamlı, sürekli, ebedi. Öncesiz ve sonrasız.
Serol: Önder ol, baş ol.
Sertaç: Baştacı edilen, sevilen sayılan.
Sertel: Sert, acımasız el.
Serter: Sert yiğit.
Sertuğ: Tuğlular başı.
Server: Başkan, serdar.
Servet: Zenginlik, varlık.
Settar: Örten, gizleyen, bağışlayan.
Seva: Beraberlik, beraber olma.
Sevad: Esmer, kara adam. Karalık, siyahlık, koyu esmerlik.
Sevban: Elbiseli, giyinmiş, kuşanmış adam.
Sevgen: Sevmiş, seven, sevici.
Seviğ: Sevgi, sevilen.
Sevinç: Memnun olduğunu gösterme.
Seyfettin: Dinin kılıcı.
Seyfi: Kılıç kuşanmış. Kökeni arapça.
Seyfullah: Allah’ın kılıcı. Kökeni arapça.
Seyhan: Çizgili elbise, akarsu. Adana ovasını sulayan, Akdenize dökülen ırmak.
Seyyid: Efendi bey. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) soyundan gelen kişi. Kökeni arapça.
Sezel: Duyarlı, sezme yeteneği kuvvetli.
Sezer: Duyarlı, hisleri kuvvetli.
Sezgi: Dolayısı ile anlama, gerçeğe sezerek ulaşma.
Sezgin: Duygularıyla anlama yeteneği güçlü. Hassas, duygulu.
Sezmen: Anlayan, sezen kişi.
Sığbatullah: Allah’ın boyası
Sıddık: Sözünde duran, samimi. Kökeni arapça.
Sıtkı: Kalb, gönül temizliği. Doğruluk, dürüstlük.
Sığırtmaç: Sığır çobanı. Gökte yıldız kümesinin adı.
Sıla: İnsanın doğup büyüdüğü yer. Bu yeri ziyaret.
Sırat: Yol, geçit yeri. Kıyamette cehennemin üzerine kurulan cennete giden köprü.
Sıratullah: Allah’ın yolu. Kökeni arapça.
Sırça: Cam, camdan yapılmış süs eşyası.
Sırdaş: Bir sırrı bilen kişilerden her biri.
Sırım: Sicim yerine kullanılan ince, uzun deri dilimi. Deriden yapılmış, çok dayanıklı ince ip.
Sırma: Altın yaldız veya gümüşle yapılan işleme.
Sırri: Sırla, gizlilikle ilgili. Sırra ait. Sır saklayan, sır tutan.
Sidre: Hünnap ağacı. Arabistan kirazı. Kökü insan beyninin sinir dokusuna. benzeyen ağaç. Yedinci kat gökte bir makam. Kökeni arapça.
Simavi: Yüzü gülen. Gümüş yüzlü.
Sina: Arabistan’ın kuzeybatısında Mısır’la birleşen yer. Hz. Musa’nın çıktığı kutsal dağ. Kökeni arapç
Sinan: Mızrak, süngü gibi silahların keskin ucu.
Sipahi: Osmanlıda süvari, atlı asker.
Seracettin: Dinin kandili, nurlu ve ışıklı kişisi. Dine ışık tutan.
Siraç: Dinin kandili.
Siyami: Oruçlu, oruç tutan, kötülük yapmamak için kendini tutan.
Siyaset: Devletin idaresi, politika.
Siyavuş: Yağız atlı.
Somer: Tam er, tam yiğit.
Sonat: Sonuncu at, bir veya iki çalgı için yapılan beste.
Sonay: Son ay doğan.
Sonel: Aileye el verecek son çocuk, son ümit.
Soner: Son olması istenen çocuk.
Songur: Sungur, bir cins şahin, ağır, hantal.
Songün: Sonuncu gün, yetenek.
Songür: Sonuncu, bereket, bolluk, rahatlık.
Songut: Bir söğüt cinsi. Güzel ve uzun saç. Sepetçi söğüdü.
Soydan: Soylu, asil, iyi soydan gelmiş.
Soysal: Uygar, çağdaş.
Sökmen: Yiğit, dirayetli, tuttuğunu koparan sökücü
Sönmez: Daima yanar, aydınlatır, parlar. Hayat dolu.
Sözen: Güzel konuşan, doğru söyleyen, düzgün.
Suat: Kutlu, uğurlu.
Sualp: Yiğit, cesur, güçlü asker.
Suavi: Uykusuzluğa, yorgunluğa dayanıklı.
Subahi: Sabaha ait, sabahla ilgili, sabah vakti zamanı.
Subaşı: Şehirlerde inzibat amiri, su dağıtımına bakan.
Subhi: Sabah erken kalkan.
Subutay: Cengiz Han’ın komutanının adı.
Suca: Uzun boy, kambur veya çarpıklık olmayan uzun boy.
Sudi: Yararlı, faydalı.
Sudur: Meydana gelme, meydana çıkma. Sadrazamlar, kazaskerler. Göğüsler.
Suffa: Sofu, sofada duranlar.
Sufi: Tasavvufla ilgilenen, mutasavvıf, derviş.
Suhan: Suyun hakimi, denizcilerin komutanı.
Suheyb: Küçük arkadaş, dost. Peygamberimizin (s.a.v.) serbest bıraktığı köle.
Sukan: Hayat veren kan.
Sukat: Bahşiş, hediye, armağan.
Sukuti: Susan, az konuşan.
Sulhi: Sulh, barış yanlışı.,
Sultan: Padişah, devletin gücünü temsil eden kişi.
Sunar: Takdim, saygılı verme veya göndermeyi yapan.
Sunay: Ayı sunan, takdim eden, yalvarma, yakarma.
Sunalp: Yiğitlik gösteren.
Sunay: Yiğitlik gösteren.
Suner: Sunan, takdim eden kimse.
Sungur: Ak doğan, şahin.
Sunguralp: Heyecana kapılmayan, korkmayan, yiğit, cesur kimse. Osmanlının ilk dönem komutanlarından.
Sungurbay: Heyecana kapılmayan, korkmayan erkek.
Suntay: Canlılığını göster. Adak dağı.
Sunuhi: Hatırlayan, gönül alan.
Sunullah: Allah’ın kudreti. Allah’ın yarattığı varlık.
Suut: Yükselme. Uğur.
Suyurgan: Halkını barış içinde yaşatan adil hükümdar.
Suzi: Tutuşma, yanma, Ateşi yüksek kimse. Aşık, tutkun, yanık.
Sübhan: Allah’a kulluk eden.
Süer: Yiğit asker.
Süerkan: Yiğit, mert kanlı asker.
Süha: Büyük ayı kümesindeki en küçük yıldız.
Sühan: Laf, söz.
Süheyl: Güney yarım kürede parlak yıldız. Ilımlı.
Sükan: Asker soydan gelen.
Sülasi: Üçlü, üç parçadan meydana gelen.
Süleyman: Hikmet ehli. İsrail oğullarına gönderilen peygamber.
Sülvan: İç açıcı, yüreğe ferahlık veren ilaç.
Sümer: Sözü özü doğru yiğit, asker.
Sümre: Esmer olma, karalık.
Süngütay: Süngü gibi, süngüye ait.
Sünter: Çavdara benzer sert buğday.
Süphan: Doğu Anadolu’da Van gölünün kuzeyinde dağ.
Süral: Aceleci.
Sürel: Süreli, yürekli, dayanıklı.
Süreyya: Boğa takım yıldızı denilen yedi yıldızdan oluşan küme. Ülker yıldız kümesi.
Sürre: Para kesesi, hediye. Türklerin Hicaz fakir ve ulemasına gönderdikleri para ve çeşitli eşyalar.
Sürsoy: Soyun devamlı olması, genişlemesi.
Sürur: Sevinç, neşe.
Süruri: Sevinçli, neşeli.
Süvari: Atlı asker, ata binmiş olan gemi kaptanı, büyük pantolon yaması.
Süyek: Kırık kemiği düz tutmak için bağlanan tahta destek.
Süyüm: Buyruk, iplik sapı.
Kaynak: Ömer Gencer ( Çocuğumun ismi ne olsun?)
.